TEKNOLOJİNİN ESİRİ Mİ OLDUK?
Şiir sever misiniz?
Peki, Ümit Yaşar’ı sever misiniz?
Hadi bir soru daha…
Denize Kavuşan Nehir isimli şiirini bilir misiniz Ümit Yaşar’ın? Ne güzel, ne muhteşem bir şiirdir o…
Başlığa baktık geldik, bu ne şimdi, diyenleriniz olacaktır. Meraklanmayın, sadede geleceğim hemen.
…
Tutsam ellerini içim ürperir hazdan
Başım döner gözlerin gözlerime değse
Kalan tek hatıradır gülüşün bir yazdan
Yokluğun da odur senin ölmek neyse
…
Ümit Yaşar, “Yokluğun da odur senin ölmek neyse” diyerek sevgilisinin yokluğunu ölüme eşdeğer buluyor ya bu dizelerde, bizim için de elimizdeki telefonlar, tabletler ve bilumum teknolojik gereçler artık bu hale geldi. Hele de akıllı telefonlar çıktı çıkalı durum daha bir fena.
Öğrenci evlerinin klasiklerindendi eskiden okunacak bir şey ile tuvalete gitmek. Şimdilerde akıllı telefonlar sayesinde ve daha çok sosyal medya aracılığıyla gideriliyor ihtiyaç.
Oldu ya, telefonumuzu bir yerde unutsak veya mazallah şarjımız bitse, nefessiz kalıveriyoruz orta yerde. “Şarjımız bitse” ifadesini bilerek kullandım, ha telefonun şarjı bitmiş ha bizimkisi, aynı kapıya çıkıyor çünkü her ikisi.
Ve üstelik nefessiz kalan sadece biz değiliz, tüm tanıdık çevreyi bir telaş alabiliyor aman, başına bir şey mi geldi acaba, diyerek. On yıl önce ne yapardık, merak ediyor insan. Sanki o günlerde hiç yaşamamışız gibi.
Mail kutusuna ulaşamamak kabusu olabiliyor artık insanların. Pencerede postacı gözlemekten bitap düşmüşcesine. İnternetin olmadığı bir yerde birkaç gün geçirecek olmak, modern zaman insanının en büyük kabusu olabilir.
Şöyle bir dağ başına gidip her türlü teknolojiden uzak birkaç gün geçirmekten söz edilir çoğu zaman. Duymuşsunuzdur veya siz de dem vurmuşsunuzdur bu konudan.
Öyle kolay değil teknolojiden uzak kalmak ben peşin peşin söyleyeyim, emin olun Ferrarisini satan bilge bile bu kadar zorlanmamıştır.